Sağ ol Canım, Yedim de Geldim: Sosyal Medyadaki Linç Kültürünü Neye Borçluyuz?

Bir süreliğine sosyal medya kullanmış veyahut ona maruz kalmış herkes linç kültürü, linç yemek gibi kavramlara aşina. Yine de ansiklopedik davranalım ve kısaca özetleyelim. 

31.07.2023 09:30:13 tarihinde yayınlandı.

Bir süreliğine sosyal medya kullanmış veyahut ona maruz kalmış herkes linç kültürü, linç yemek gibi kavramlara aşina. Yine de ansiklopedik davranalım ve kısaca özetleyelim. 

Bir kişi ya da grubun, bulunduğu düzenin hâkim kabul ve anlayışlarına yamuk yaptığında gördüğü toplu ve şedit tepkiye linç deniyor. Tüm bu sürecin neredeyse sıfır derecede kaynayan su netliğinde toplumun tunç yasası haline gelmesine de linç kültürü diyebiliriz.

Batıda daha çok cancel culture ismiyle kavramsallaştırılan bu fenomenin kalabalıkların gücüyle toplumun sakıncalı uçlarına bir tür ayar çekme mekanizması olarak işlediğini söylemek mümkün. 

İLGİLİ HABER Kevin Spacey ve Niceleri ile Hayatımızda Yer Edinen "İptal Kültürü (Cancel Culture)" Nedir, Neden Bu Kadar Arttı?

Her ne kadar sosyal medyada altın çağını yaşayıp kavramsallaştırılmış olsa da, linç kültürü denen şeyin insanlık tarihi kadar eski olduğunun altını çizmek gerekiyor. 

Bundan binlerce yıl önce, insanlığın avcı toplayıcı topluluklardan müteşekkil olduğu dönemde bile bir anlamda vardı linç kültürü. Yol arkadaşlarına ters düşen, aykırı fikirlere sahip kara koyunlar günün sonunda topluluktan men edilir, çetin doğa şartlarında tek başına hayatta kalması pek mümkün olmayan bu kimseler ölümle yüzleşmek durumunda kalırdı. Bundan 2400 yıl önce Sokrates, sakıncalı fikirleriyle gençlerin kafasını bulandırdığı iddiasıyla Atina hükümeti tarafından baldıran zehiri içmeye zorlanmıştı. 

İLGİLİ HABER Sokrates Neden Belli Bir Eğitim Seviyesine Sahip Olmayanların Oy Vermemesi Gerektiğini Düşünüyordu?

Kadim zamanların aksine linç kültürü denen şeyin bugünlerde can aldığı pek vaki değil. Bunun yerine faillerin toplum nezdindeki itibarları, cürümlerinin çapına göre bir süreliğine ya da süresiz biçimde çöpe atılıyor. Bu da faile maddi ve manevi hasar olarak geri dönüyor.

Onu bu denli cazip yapan tek bir faktör yok. Kitle iletişiminin nefes almak kadar akışkanlaştığı bir zamanda yaşamamız, bir şeylere sosyal medya üzerinden tepki göstermenin son derece zahmetsiz olması gibi sebepler ilk akla gelenler. Ancak muhtemelen daha kuvvetli sebepler olarak, hayatta kalma içgüdüsü ve insanların adalet sistemine ve kurumlara güvensizliğinden bahsedilebilir.

İnsanlar, her canlı gibi zarar görmekten korktuğu için, toplumun normlarına aykırı davranan kimselerin bu zarar görme ihtimallerini artırmasından kaygı duyarlar. Bu gibi aykırılıkların toplumsal dokuyu tesis eden bağları koparmasından endişe ederler. Tüm bunlar çoğu zaman sezgisel düzeyde cereyan eder. 


Kaynak webtekno.com